Tarih Deyimleri Terimleri HIİ
Kategori : Sözlükler
-Tarih deyimleri ve terimleri-
- H -
HACEGAN : Devlet dairelerinde, yazıişlerinin başında ve defterdarlık, nişancılık gibi görevlerde bulunanlar için kullanılan bir unvan. HACI : Din buyruklarını yerine getirmek için Hacc'a (Mekke'ye) gitmiş kişi. HAÇLI : Hıristiyanlık etrafında toplanan ordu (Haçlı Ordusu: Hıristi-yanlar'ın Hıristiyanlık savaşı için kurdukları ordu). HADEME : Hizmet edici. HADIM : Erkekliği yok edilmiş olan. Saraylarda ve büyük konaklarda çalışanlara 'Hadım Ağası' denirdi. HADİS : Hz. Peygamber'in söylediği sözler. HAFIZ : Kur'ânı ezberlemiş olan kişi. HAFİYE : Gizli polis. HAKAN : Eski Türkier'de padişah, hükümdar yerine kullanılırdı. Daha sonra Osmanlı padişahları için de saygı için kullanılan bir unvan olmuştur. HAL ETMEK : Hükümdarlıktan düşürmek, tahttan (zorla) indirmek. HALİFE : Hz. Peygamber'in vekili ve Müslümahlar'ın başı olan kimse. Halifelik, Yavuz Sultan Selim'den itibaren Türk padişahlarına geçmiştir. 2 Mart 1924'de kaldırıldı. Son halife, Osmanlı hanedanından Abdülmecit Efendi idi. (Çoğulu: Hülefâ). HAN : Osmanlı padişahları için kullanılan ve 'kral', 'imparator' anlamına gelen bir unvan. (Tek başına kullanıldığı zaman Kırım Han'ı anlaşılır). HANEDAN : Bir ülkenin hükümdarlığında bulunan aile veya o ailenin soyundan gelen. Soy ve ocak anlamlarına da gelir. HANEFÎ HALVETÎ : Dört sünnî mezhepten biri. HARABAT : İbadetlerini tenha yerde yapmayı tercih eden bir tarikat adı. Bu tarikatten olan kimse. HARAÇ : Meyhaneler. HAREM : İslâmî toprak vergisi. HAREMEYN : Saraylarda ve büyük konaklarda kadınlara özel bölüm. Yabancı erkeklerin-girmesi yasak olan bölüm. Mekke ile Medine şehrinin ikisini birden belirten isim. Bu iki şehrin bazı yerleri mahrem (girilmesi yasak)dir. HAS : Osmanlılarda devlet görevlilerine verilen en büyük toprak geliri. Yüzbin akçeden fazla gelir sağlayan tımarlar, (Tımar: Beslediği atlı askerlerle savaşa giren beylere vergisini toplamak için ayrılan arazi). HASEKİ : 1. Cariyeler arasında padişahın gözüne girenler için kullanılan bir deyim. Gözde. 2. Sarayda silâhlı koruyuculara verilen unvan. HASEKİ SULTAN : Cariye iken padişahın gözdesi olan ve ondan çocuk doğuran kadın. HASSA : Padişahlara ve saraylara özgü hizmetler hakkında bir deyim. HATT : Güzel yazı yazan. HATTI HÜMÂYUN : Padişahın yazdığı en büyük devlet emri. Padişahın yazdığı en büyük devlet emri. HAZİNE : Devletin bütün parası ve malvarlığının toplamı. Jslâm birliğinin sembolü olan makam. HİDİV : Osmanlı devrinde Mısır genel valilerine verilen unvan. HİLÂFET : İslâm birliğinin sembolü olan makam. Halifelik makamı. HİLÂLİ AHMER : Kızılay HİL'AT : Padişahların, gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaş ya da kürkten yapılmış kaftan. HİSAR : Geniş surlarla çevrilmiş kale. HİSSE İ ŞAYİ : Ortak mülkiyet HUMBARACI : Havan topuna benzeyen bir savaş âletini kullananlar. (Hum-bara: Bir çeşit top). HÜMÂYUN : Padişahlarla ilgili şeyler için Kullanılır. Kutlu, mutlu, anlamına gelir. HUTBE : Cuma namazında söylenen nutuk, verilen öğüt. Hutbe, en önemli saltanat alâmetlerinden biri idi. Hutbede hükümdarın adı da geçerdi. HÜDAVENDİGÂR : Osmanlı padişahlarına, özellikle I. Murad'a verilen bir sıfat. HÜNKÂR : Osmanlı hükümdarlarının unvanlarından biri. (Aslı, Uygur lehçesindeki 'Unkar'dır. Kutlu, yüce, başarılı demektir.)
- Iİ -
IKTA : Padişahın, bir toprağı, mülkiyeti devlete ait olmak üzere gelirinden yararlanması için birine vermesi. ILGAR : Atın doludizgin, dörtnala koşması. (Ilgarla at sürmek: dörtnala at sürmek, süvari akını) ISLAHAT : Daha iyi duruma getirmek için yapılan reform, değişiklik, düzeltme veya iyileştirme. (Islahat fermanı: 28 Şubat 1856'da Sultan Abdülmecit tarafından yayımlanan, yeni bir düzenin ana hatlarını belirleyen ferman) İANE : Yardım, para yardımı. İBKA : Bir yıl için tayinleri yapılan memurlardan, bu süre bitmeden, hizmetleri beğenilenlerin yeniden bir yıl içinde yerlerinde kalmalarını sağlayan izin. İCRAAT : İş. Görülen işler. Çalışma sonuçları. İÇTİHAT : Görüş. Özel görüş, anlayış, kavrayış. Kanunda veya örf ve âdet hukukunda, uygulanacak kararlar açıkça bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun fikrî çalışmalarının sonucu. İÇTİMA : Toplanma, toplantı. İDADİ : Eskiden lise derecesindeki okullara verilen isim. İHTİSAS : Uzmanlık İHTİŞAM : Büyüklük, gösterişlilik, görkem. (Muhteşem: Görkemli) İHTİYAT ASKER : Yedek asker İLMİYYE SINIFI : İlim adamları sınıfı İLTEBER : (Göktürkler'de) Genel vali, kumandan. İMARET : Yoksullara yiyecek dağıtılmak için kurulmuş hayırevi. Aşevi. İMTİYAZ : Başkalarına tanınmayan özel hak ya da şartlar. Ayrıcalık. İNHA : Bir göreve atama ya da terfi için yazılan yazı. İNHİSAR : Tekel. İNHİTAT : Çökme, gerileme. (İnhitat devri: Gerileme Devri). İNŞA : 1. Yapma, kurma. 2. Yazıya dökme, kaleme alma, güzel yazı (kompozisyon) yazma. İNTİZAR : 1. Bekleme, gözleme. 2. Beddua, ilenme. İRÂDE : Padişah buyruğu. İRKİN, ERKİN : Daha çok KarlukTürkleri'nde kullanılan bir unvan. Bir rütbe. İSTİBDAD : Keyfe bağlı yönetim. Zorbalık. Yönetimde baskı. İSTİHSAL : Üretme, çıkarma, elde etme. İSLAMBOL : İstanbul'a verilen adlardan biri. İSPİR : Arabacı. Sonraları 'zabıta memuru' yerine de kullanıldı. İTTİHAT : Birleşme, birlik kurma. (İttihat ve Terakki: Birlik ve Kalkınma).
Tarih Deyimleri Terimleri HIİ yazısı toplam 4067 defa okundu
Sayfayı Yazdır Arkadaşına Gönder
Bağlantılı Yazılar
|