|
|
Bulmaca Sözlüğü CÇ
Kategori : Sözlükler
Bulmaca Sözlüğü - C -
Caddelerde kutlama için kurulan süsler. : TAK Cahiliye devri Arap şairi.: NABİGA Cahiller.: CÜHELA Cam bilye. : CİCOZ Cam,sedef,taş v.v den yapılmış renkli süs tanesi.: BONCUK Cami hademesi.: AYYUM Camide namaza kalkmak için okunan ezan.: KAMET Camide verilen ders.: DERSİAM Camilerde iç avluda yer alan,havuz biçiminde bir haznenin çevresinde bulunan musluklardan oluşan,üstü kapalı yada açık çeşme. : ŞADIRVAN Camilerde parmaklıklarla çevrilmiş yer.: MAKSURE Camlı taraça.: VERANDA Can Yücel'in,Deniz Gezmiş'i anlattığı ünlü şiiri.: MARENOSTRUM Can. : ANİMA Canlandırıcı. : ANİMATÖR Canlı bir organizmanın oluşturduğu ona özel bir renk veren kimyasal madde.: PİGMENT Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi koşulların tümü.: ORTAM Canlı olmayan cisim.: CİRİM Canlı,hareketli.: CEVVAL Canlı,parlak ve koyu pembe renk. : FUŞYA Canlılarda ve makinelerde kontrol,iletişim ve işleyişi inceleyen bilim.: SİBERNETİK Canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandıran bilim.:TAKSONOMİ Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı.: EKOLOJİ Canlıların bölümlenmesinde dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. : FİLUM Canlıların hücre,doku ve organlarının görevlerini ve bu görevlerin nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı. : FİZYOLOJİ Cansız olan.: İNORGANİK Cansız şeyler.: ECRAM Cansız varlıklar.: CEMADAT Cansız. : CAMİT Casus.Ajan. : ÇAŞIT Cava ve Bali gibi,Endonezya adalarından biri.(Eski adı Selebes). : SULAWESİ Cava yerlilerinin silahlarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : UPAS Cazibe. : ALBENİ Cebirde bir denklemin katsayılarına giren değişken nicelik.: PARAMETRE Cehennem bekçisi.: ZEBANİ Cehennem.: TAMU Celbeden,çeken.:CALİP Cem Sultan'a Avrupalılarca verilen ad.: ZİZİM Cemal Süreya'nın şiir kitabı.: SICAK NAL Cenaze namazı kılmak için veya bayram ve Cuma namazına cemaati çağırmak için minarelerde okunan dua,çağrı ezanı.:SALA.: SELA Cendere. : PRES Cendere. : SIKMAÇ Cengiz Han'ın annesinin adı. : ULUNEKE Cennet ile cehennem arası. : ARAF Cennet.: BEHİŞT Cennetkuşu da denilen ve gösterişli çiçekleri olan bir süs bitkisi.: STARLİÇE Cennetlik. : NACİ Cennette bulunduğuna inanılan kutsal su. : KEVSER Cennetteki iki melekten biri. : RIDVAN Cephe.: CENAH Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.: GAZEKİ Cerrahi aletler bilgisi. : ASİDOLOJİ Cerrahide,marangozlukta kullanılan bir maddeyi kazımaya yarayan bıçak biçiminde araca verilen ad. : İSPATULA Cesareti ve gücü ile tanınan dayanıklı bir köpek cinsi. : TERİYE Cesur,korkusuz.: SERBAZ Cevat Şakir Kabaağaçlı. : HALİKARNAS BALIKÇISI Cevher.: TÖZ Ceviz veya badem içi.: ÇİĞE Ceviz. : KOZ Cevizin yeşil kabuğu veya yaprağı. : TETİR Ceylan derisi.: RAK Ceylan. :AHU : GAZAL Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması.: PATRONAJ Cezalandırma.: TECZİYE Cezayir kurtuluş savaşında,Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad.: HARKİLER Cezayir sahrasında vahalar dizisi. : RİR Cezayir'de doğan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü. : RAİ Cılız,zayıf. : İNEZE Cıvataların altına yerleştirilen ortası delik yuvarlak metal parça. : RONDELA Ciddi bir eseri veya olayı alaya alarak güldürme amacı güden komedi türü.Gülüt. : PARODİ Ciddi işlerle uğraşmayan,havai.: YELEKE Cila yapmakta kullanılan bir çeşit reçine. : KOPAL Cila.: PERDAH Ciltcilikte kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit.Pehlivan kispetinin paçası. : ŞİRAZE Ciltte çeşitli sebeplerle oluşan kaşıntılı döküntüler,kurdeşen.: ÜRTİKER Cilveli. : FETTAN Cimri. : NEKES Cinayet. : KIYA Cinnet,delirme,çıldırma.: CÜNUN Cinsel dürtünün enerjisi. Cinsel içgüdünün belirtilerini taşıyan yaşama gücünün bütünü. : LİBİDO Cinsel uyarılmada ve doyumda,alışılmışın dışında davranışlara ve özel nesnelere zorunluluk duyma. : PARAFİLİ Cinsellik korkusu.: EROTOFOBİ Cokeylerin giydiği bir tür başlık.: TOK Cömert,dost. : AHİ: AKA Cömert,eli açık.: CEVAT Cumba.: SAHNİŞİN Cümle bilgisi.:NAHİV.: SENTAKS Cüruf.: DIŞIK Cüzam hastalığına tutulmuş olan kimse.: MİSKİN Cüzam. : LEPRA Cüzamlı. : ALATEN Cüzi,kısmi. : TİKEL
-Ç-
Çabalama.:CEHT Çabuk kurumasını sağlamak için boyaya az miktarda katılan madde. : SİKATİF Çabuk yol alan,hızlı giden.: YÜRÜK Çabukluk,hız,sürat : İVİNTİ Çadır kümeleri. : ASARİM Çağlar,devirler. : EDVAR Çağrı kağıdı. : OKUNTU Çakala benzer vahşi bir hayvan.: KARAKULAK Çakıllı ve bozuk yol. : NALDÖKEN Çalgı ağızlığı ile pistonu olan,boyundan geçirilerek tutulan,çember biçimli,üflemeli bakır çalgı.: HELİKON Çalgıcıların kullandığı bahşiş.: ALATURA Çalgıç,mızrap.: TEZENE Çalgılı meyhane. : TAVERNA Çalı bahçe duvarı. : ÇİT Çalışan,çaba gösteren.: CAHİT Çalışan,gayret eden. : SAİ Çalışkan.: HAMARAT Çalışma. : SAY Çalma,hırsızlık.: SİRKAT Çam ağacından yapılmış su testisi. : SENEK Çam ağacının çiğnenip emilen iç bölümü ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara,soymuk. : YALAMUK Çam ağacının reçineli kabuğu. : ZAVİL Çam sakızı. : REÇİNE : AKMA Çam,ardıç,ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları. : PÜR Çam,ardıç,sedir gibi ağaçların yaprağı.: İBRE Çamaşır leğeni.: TEŞT Çamaşır yıkamada kullanılan yassı tokmak. : TOKAÇ Çamaşır yıkarken kullanılan tahtadan yassı tokmak.: TOKAÇ Çamaşırcı ayı' denilen,kürkü kıymetli bir hayvan. : RAKUN Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. : EPRİK Çamgillerden,yüksek bölgelerde yetişen,kozalaklı bir orman ağacı. : KÖKNAR Çamur tedavisi. : PALEOTERAPİ Çamur,cıvık.: LAY Çamurcun,eğri koca gibi adlar da verilen ve yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan küçük ördek cinsi.: ÇAKIRKANAT Çan,çıngırak. : DERA Çanakkale Boğazı'nın Nara Burnu mevkiinde,1954 yılında,Dumlupınar denizaltımıza çarparak batıran İsveç tankeri.: NABOLAND Çanakkale Boğazında Dumlupınar deniz altısına çarparak, dört Nisan 1953'de batmasına neden olan İsveç yük gemisi. : NABOLAND Çanakkale ilinde ünlü bir antik kent.: ASSOS Çanakkale'nin Ezine ilçesinde bir kaplıca.: KESTANBOLU Çanta ve ayakkabı yapımında kullanılan sepilenmiş dana derisi. : VİDALA Çanta,eldiven yapımında kullanılan yumuşak deri.: NAPA Çapkın.: HOVARDA Çarlık Rusya'sında gizli ve siyasi polis birliği.: OHRANA Çarmıha giden İsa'ya kötü davrandığı için sonsuza dek yürümeye mahkum edilen efsanevi kişi.: AHASVERUS Çarpan balığı. : TRAKUNYA Çarpık,eğri ağız. : YILIK Çarşıya,pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi.: KANTARİYE Çavuşkuşu,hüthüt.: İBİBİK Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti. : KARMIK Çeçenlerin kendi ülkelerine verdikleri ad.: İÇKERİYA Çekici.: CALİP Çekilerek balık avlamaya yarayan,genellikle daire şeklinde el ağı. : TRATA Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi.: POLAROİT Çekinik. : RESESİF Çekinme,sakınma.: İBA Çekinmeden.: BİPERVA Çekişme.: CİDAL Çelik. : PULAT Çelikkalem takımyıldızının Latince adı.: CAELUM Çelimsiz ve biçimsiz kimse.: CİMBAKUKA Çelişki. : TENAKUZ Çember biçiminde,tellerden yapılma,torbaya benzer,büyük gözlü ağ.: APOŞİ Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası.: BALYA Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı.: Pİ Çemen otu.: POY Çene yarıştırma. : TALK-SHOW Çeper,zar.: CİDAR Çerez olarak yenen tahıl kavurgası.: FİRİK Çerkezlerin ulusal destanı. : NART Çeşitleme.: VARYASYON Çeşitler.: ENVA Çeşitli boğanotu türlerinden elde edilen bir alkaloit. : ATİZİN Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş sahne gösterisi. : REVÜ Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri.: KABARE Çeşitli malzemelerin sanatsal amaçla bir araya getirildiği ürün. : KOLAJ Çeşitli tropikal bölgelerde genellikle kuru,sağanaklardan sonra geçici akarsuya dönüşen sel yatağı.: ARROYO Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan. : İZBİRO Çeşitli yüzeyleri istenilen konuma getirmek için kullanılan ölçü aleti.: SUTERAZİSİ Çeşme zıvanası. : MASURA Çeşme,musluk vs. çevreye sıçramasını veya akıp gitmesini önlemek için konulan delikli taş tekne.: YALAK Çete.: GANG Çevre.: ETRAF Çevrili girinti. : ALKOV Çıkılması güç kayalık yer.: LAÇİN Çıkrık veya dişli yardımıyla ağır yükleri kaldırmaya veya çekmeye yarayan bir alet.: BOCURGAT Çıkrıkçı çarkı.: TARTURA Çılgın,divane. : ŞEYDA Çınar,meşe,palamut gibi ağaçların meyvesi.: PELİT Çıplak toprak./Kel. : DAZ Çıplak,tüysüz. : CAVLAK Çırak.: ŞAKİRT Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi.: TAÇ Çiçek bozuğu yüz.: ÇAPAR Çiçek demeti. : BUKET Çiçek tozu. : POLEN : TAL Çiçek. : ŞÜKUFE Çiçekleri hekimlikte kullanılan ve kökleri kavrularak yenilen bir bitki,sığırdili.: HODAN Çiçekleri katmerli ve mor renkte bir tatula türü.: NAVÇAĞAN Çiçekleri sinek örümcek gibi kimi böcekleri andıran otsu bir bitki.: OFRİS Çift sürerken öküzleri yürütmek için kullanılan, ucuna sivri demir çakılmış uzun değnek. : ÜVENDİRE Çift atlı binek arabası. : KAROÇA Çiftleşme zamanı gelmiş kısrak yada dişi eşek. : GÜRE Çiftlik uşağı.: AZAP Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için,üzerine geçirilen kafes dolap biçimindeki hafif ve bir eksen üzerinde dönen araç.: ELEMGE Çimenlik,bahçe.: ÇEMENZAR Çin ayısı. : PANDA Çin düşüncesinde dişi ilke : YİNG Çin felsefesinde doğru yolu yada cennetin yolunu belirten temel kavram. : TAO Çin felsefesinde eril,gök,aydınlık,etkin ve delici olarak düşünülen ilke. : YANG Çin gongu. : TAMTAM Çin gülü. : KAMELYA Çin Halk Cumhuriyeti'nde bir ırmak.: İRTİŞ Çin kirazı denilen ve nemli topraklarda yetişen bir meyve.: LİÇİ Çin müziğine özgü dört veya beş telli lavta. : PİPA Çin ve Japonya'da oynanan bir strateji oyunu. Çin satrancı. : GO Çin,Vietnam,Malezya'da yetişen ve lifleri dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki.: RAMİ Çin'de Buda'ya verilen ad. : FO Çin'de yetişen ve meyvelerinden kurutucu bir yağ elde edilen ağaç. : TUNG Çin'in eski para birimi.: TAEL Çin'in para birimi. : YUAN Çin'in plakası.: TJ Çinakoptan büyükçe lüfer. : SARIKANAT Çingene çadırı.: ÇERGİ Çingene.: KIPTİ Çinko banyosu. : GALVANİZ Çinko,bakır ve nikelden yapılan,gümüşü andırır bir alaşım.Mayşor. : ALMAN GÜMÜŞÜ Çinko.:TUTYA Çinkonun başlıca cevherlerinden biri olan doğal çinko sülfür. : BLEND Çinlilerin bir uzunluk ölçüsü. : Lİ Çipura balığının,boyu 10 santimetreye kadar olan gençlerine verilen ad.: LİDAKİ Çirişli bir çeşit parlak bez.: KETAL Çirkin huy. : ENİR Çirkin.: KAKNEM Çiroz durumundan çıkarak yağlanmaya başlamış olan uskumru.: LİPARİ Çit yapmakta kullanılan büyük kızak.: SÖVEN Çit,perde. : ÖR Çit.: ÇEPER Çitlembik. : MELENGİÇ Çivit renginde koyu mavi.: NİLGÜN Çiy, kırağı. : JALE: ŞEBNEM Çizgi. : HAT Çizgileri olan kumaş.: REYE Çizgilerin,yüzeylerin,katı cisimlerin birbirine rastlayıp kesiştikleri yer.: ARAKESİT Çizilerek veya oyularak açılan kertik. : ÇETELE Çoban düdüğü denilen keskin kokulu bir bitki. : MEYHANECİ OTU Çoban düdüğü. : TİKE Çoban düdüğüne halk hekimliğinde verilen ad.: AZARON Çoban köpeği.: KARABAŞ Çoban türküsü. : KAYABAŞI : İGLOG Çoban yamağı anlamında kullanılan yöresel bir sözcük. : ÇONA Çoban yıldızı,Venüs.: ÇOLPAN Çoban yıldızı. : KERVANKIRAN Çoban.: RAİ Çobanların çaldığı ıslık. : ASADOLU Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz,kolsuz,keçeden üstlük : KEPENEK Çocuk hastalıkları ile ilgili bilim dalı. : PEDİATRİ Çocuk oyunlarında kale olarak kullanılan çukur.: MELE Çocuklarda,karın şişmesiyle beliren bir hastalık.: KIRBA Çocukları korkutmak için kendisinden söz edilen bir yaratık,umacı,hayalet.: KARAKONCOLOS Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval.: HARAR Çoğulcu.: PLÜRALİST Çoğunluğu Türk soyundan olan ve Polonya topraklarında oturan Musevi topluluğu.: KARAİMLER Çoğunlukla akaryakıt gibi sıvı maddeleri taşımada kullanılan,silindir biçiminde,metalden büyük kap.: GALON Çoğunlukla bir kütleyi çok daha küçük bir kütle yardımıyla tutmaya yarayan alet.: BASKÜL Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan,keten veya ipek karışımı bir kumaş.: DAMASKO Çoğunlukla hidrojen veya helyumla şişirilmiş güdümlü balon.: ZEPLİN Çoğunlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yapılmış pideye benzer bir tür ekmek.: FODLA Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan,içinde ızgarası bulunan,ayaklı ve taşınır ocak.: MALTIZ Çoğunlukla yüzey sularından yoksun mağaralarla ve yer altı ırmaklarıyla örülü kıraç ve kayalık arazi. : KARST Çok acıklı olay.: HAİLE Çok anlamlı bir kelimeye her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma. : CİNAS Çok az kaldı anlamında bir sözcük.: RAMAK Çok beyaz.: APAK Çok bilinen bir sözü veya atasözünü biraz değiştirip eklemeler yaparak güncel sorunları belirten cümle.: LAFORİZMA Çok bükümlü ipliklerle dokunan ve kendine özgü dalgalı bir görünümü olan kumaş.: KREP Çok eski bir geçmişi olan ve kimi Şinto törenlerinde yapılan dinsel Japon dansı. : KAGURA Çok eski bir tarihi anlatır. : Fİ Çok gizli.: EKTEM Çok güzel,en güzel.: AHSEN Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi. : SKAVUT Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması.: KARYOKİNEZ Çok iğneli olta takımı. : ÇAPARİ Çok iğneli uzun balık oltası. : PARAKA Çok ince bir yün cinsi. : KAŞMİR Çok ince toz tanesi.: TOZAN Çok ince ve çok seyrek muslin yada pamuklu bez. : ADATİS Çok iri ve kaba şey.: LENDUHA Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet.: ŞURUP Çok kepekli un. : PASPAL Çok kısa boylu,bücür.: BODUR Çok öfkeli.Kötü ve korkunç cin. : İFRİT Çok övünen. : FAHUR Çok parlak.: BER Çok pullu,gümüş renkte,beyaz etli bir balık.: KEFAL Çok rüzgarlı yer.: TOZKOPARAN Çok sesli müzikte bir beste.: FÜG Çok süslü giyinen ve modaya düşkün kadın. : KOKET Çok şey bilen,her şeyden anlayan.: HEZARFEN Çok şiddetli ve çevrintili bir yel. : KASIRGA Çok tanrıcılık. : PAGANİZM Çok tanrılı dinden olan kimse. : PAGAN Çok tehlikeli bir köpek balığı türü. : HARHARYAS Çok üşümek.: BUYMAK Çok verimli,bol,eksiksiz.: ONGUN Çok yırtıcı bir deniz balığı.: MURANA Çok yiyen,obur.: HIRA Çok yorulmak. : TELESİMEK Çok zaman tahıl,kepek ve keten tohumu karışımından oluşan at yemi. : MAŞ Çokluk. : KESRET Çorak toprak. : KEPİR Çorba gibi yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sosa verilen ad. : MEYANE : MİYANE Çorum bezi de denilen ve geleneksel el tezgahlarında dokunan bir tür bez.: KENEFİ Çorum ilinde,Hitit Uygarlığını aydınlatan ünlü höyük.: ALACAHÖYÜK Çorum'da,Hititler döneminde yapılmış açık hava tapınağı.: YAZILIKAYA Çorum'un Mecitözü ilçesinde bir kaplıca.: BEKE Çorumun Alaca ilçesinde ünlü bir höyük. : ESKİYAPAR Çöl bölgelerinde bazı çukurların tabanını kaplayan tuzlu ve killi toprak.: TAKİR Çöl bölgelerinde yaşayan bir sürüngen türü. : SKİNK Çöl. : BEYABAN Çölde fırtına sonucu tepecikler halinde yığılan kum kütlesi.: KAUR Çölde işaret için konulan taşlar. : ARAM Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi.Kumul./Buzul : EKSİBE. Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi. : KUMUL Çözgü ve atkının kumaş yüzeyi üzerinde kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaşa verilen ad. : FASONE Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde,kendiliğinden desen oluşturduğu her tür kumaş.: FASONE Çözgü. : ARIŞ Çözgüsü ipek veya sentetik elyaf,atkısı kalın pamuk veya yün olan kumaş. : BENGALİN Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi.: HUĞ Çuha kumaşının sarıldığı top.: PASTAV Çukur yer.: ESİK Çulluk. : BEKAS Çürütülmüş tütünden yapılan ve buruna çekilen keyif verici toz. : ENFİYE
Bulmaca Sözlüğü CÇ yazısı toplam 14208 defa okundu
Sayfayı Yazdır Arkadaşına Gönder
Bağlantılı Yazılar
|
|